- Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)
- Özelleştirme
- Dış Ekonomik İlişkiler ve Ödemeler Dengesi
- Sektörel Büyüme Hızları
Türkiye,
1980 öncesi dönemde ithal ikamesine dayalı bir ekonomi politikası
izlemiş ve iç talebin karşılanması için, öncelikle ithal edilen
malların ülke içinde üretilmesi amaçlanmıştır. Yeni kurulan sanayi
dalları, çok uzun sürelerle gümrük ve diğer eş etkili vergilerle
korunmuştur. Ekonomide köklü dönüşümleri amaçlayan geniş kapsamlı
bir İstikrar Programı ise 1980'li yılların başında hazırlanmış ve
24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konmuştur. Böylece, ithal ikameci
sanayileşme stratejisi terkedilmiş, ihracata ağırlık ve öncelik
veren bir sanayileşme modeli benimsenmiştir.
Gerçekleştirilen reform politikaları, merkezden yönetim yerine piyasa
mekanizmalarına giderek daha fazla ağırlık verilmesi biçiminde bir
felsefe değişikliğini de beraberinde getirmiştir. Sermaye piyasalarındaki
yeniden yapılanma ve gelişmeler sonucunda 1981 yılında Sermaye Piyasası
Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanun'un amacı; tasarrufların menkul
kıymetlere yatırılarak, halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın
bir şekilde katılmasını sağlamaktır. Ertesi yıl Türk sermaye piyasasında
düzenleyici ve denetleyici görevlere sahip Sermaye Piyasası Kurulu
oluşturulmuştur. 3 Ocak 1986 tarihinde ise Türk ekonomisinin gelişiminde
son derece önemli bir rol oynayan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
(İMKB) faaliyete geçmiştir. Sağlanan vergi kolaylıklarının etkisiyle
yatırım fonlarının hızla büyümesi ve yabancı yatırımcıların sermaye
piyasalarına girişlerinin serbestleştirilmesi, İMKB'nin hızlı bir
şekilde büyümesindeki etkenler arasındadır. İMKB'nda halen üç piyasa
faaliyet göstermektedir. Bunlar; Hisse Senetleri Piyasası, Tahvil
ve Bono Piyasası ile Uluslararası Pazar'dır.
İMKB Hisse Senetleri Piyasası'nda Ulusal Pazar, Bölgesel Pazar,
Yeni Şirketler Pazarı, Gözaltı Pazarı ve Toptan satışlar Pazarı
olmak üzere beş pazar bulunmaktadır. Hisse Senetleri Piyasası'nda
Temmuz 1999 itibariyle toplam işlem hacmi 41.7 milyar dolara ulaşmış,
günlük ortalama işlem hacmi ise 302 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Yabancı yatırımcılar, İMKB'nda işlem gören şirket sermayelerinin
halka açık bölümünün %55'ini portföylerinde bulundurmaktadır.
İMKB'nda ayrıca yabancı borçlanma araçları ile yabancı yatırım fon
ve ortaklıklarının menkul kıymetlerinin doğrudan, yabancı şirketlerin
hisse senetlerinin ise depo sertifikası olarak işlem gördüğü Uluslararası
Pazar bulunmaktadır.
Avrasya Borsalar Federasyonu'nun (FEAS) dönem başkanı ve "Güneydoğu
Avrupa ışbirliği Girişimi"nin (SECI) proje lideri olan İMKB, birçok
uluslararası projenin yanı sıra bölgede ihraç edilmiş olan menkul
kıymetlerin işlem görebileceği bir ortak işlem platformunun oluşturulması
çalışmalarına da öncülük etmektedir.
Ekonominin dışa açılması ve ihracata dayalı sanayileşmenin sürdürülmesi
amacıyla, özellikle kambiyo ve dış ticaret alanlarında da yeni düzenlemeler
yapılmıştır. Türk Lirası için gerçekçi bir döviz kuru politikası
izlenmesi ve döviz kurlarının piyasa güçlerince belirlenmesi yönünde
politikalar geliştirilmiştir. Mayıs 1981'den itibaren, iç ve dış
fiyat düzeylerindeki değişmeler ile ödemeler dengesi ve uluslararası
döviz piyasalarındaki gelişmeler gözönünde tutularak, Merkez Bankası
tarafından günlük olarak ayarlanan döviz kurları, 1988 Ağustos ayından
sonra döviz piyasasında belirlenmeye başlanmıştır. Döviz piyasasının
yanısıra, 1989 Nisan ayında Merkez Bankası tarafından altın piyasası
da açılmıştır.
1984 yılından itibaren, kambiyo rejimi büyük ölçüde libe-ralleştirilmiştir.
Türk Parasının Kıymetini Koruma hakkında çıkarılan kararlar ve bunlara
ilişkin tebliğlerle, döviz rejimine geniş ölçüde serbesti getirilmiş,
bu suretle Türk parasının konvertibiliteye geçmesi için gerekli
olan yasal çerçeve, 11 Ağustos 1989 tarihinde yürürlüğe giren "Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar" ile büyük ölçüde
oluşturulmuştur. 9 Temmuz 1992 tarihinden itibaren ise Türk Lirası
serbest bölgelerde "döviz" olarak kabul edilmekte ve buralardaki
her türlü ödeme, döviz karşılığı Türk Lirası üzerinden yapılabilmektedir.
Türkiye'de yürürlükte olan döviz rejiminin esasları ve getirdiği
yenilikler ana başlıklar altında şu şekilde özetlenebilir:
Türkiye'de yerleşik kişilerin yurtdışına döviz üzerinden garanti ve kefalet vermeleri serbest hale getirilmiştir.
İhracatı teşvik eden yeni politikalar sonucunda sanayiciler, daha fazla dış piyasalara yönelmeye başlamışlardır. Dış pazarlara yönelik üretim yapma, özellikle sanayide kapasite kullanımını artırmış, tesislerin ölçeklerini genişletmelerine yol açmış ve yeni yatırımlara gitmelerine sebep olmuştur. Böylece, maliyetler aşağı çekilerek, Türk ekonomisinin dünya pazarlarındaki rekabet gücü artırılmıştır.
İhracat ile birlikte kalite yükselmiş, ambalajlar iyileşmiş, teknoloji gelişmiş ve modern işletmecilik kuralları uygulanmaya başlanmıştır. Dış pazarlar yakından izlemeye alınmış, uluslararası finansman kuruluşlarıyla ilişkiler artırılmış, ülkeye yeni pazarlama yöntem ve teknikleri getirilmiştir.
1980 sonrasında, kamu sektörü alt yapı, konut, eğitim, haberleşme ve ulaştırma alanlarında yatırımlarını yoğunlaştırmıştır. Özel sektör ise konut, imalat, ulaştırma, tarım ve turizm sektörlerindeki yatırımlara ağırlık vermiştir.
1996-2000 yılları arasında uygulanan Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde kamu hizmetlerinin daha çok eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında yoğunlaştırılması kabul edilmiştir. özelleştirme ise kamu kesimini daraltmanın ve asli görevlerine döndürmenin aracı olarak görülmüştür. Ayrıca özel sektör faaliyetlerinin desteklenmesi ve piyasalara müdahalenin sınırlı tutulması hedeflenmiştir.